4 Mayıs 2013 Cumartesi

Orhangazi Ultra Maratonu 80km

Son bir buçuk yıldır,düzenli spor yapmaya başladığımdan beri beni en çok heyecanlandıran yarış yarın koşulacaktı.Ve ben arkadaşlarımla buluşmak için Yenikapı iskelesinde beklerken hala kafamda yarınki yarışın nelere gebe olabileceğini düşünüyor,düşünüyordum.Çok heyecanlıydım..

Evet ilk yarı maratonumda da çok heyecanlıydım ama daha önceleri antrenmanlarda yarı maraton similasyonları yapmış,bu mesafelere yaklaşmıştım.Kesinlikle evet,Avrasya maratonunda(ilk maratonum) koşacağım gece uykularım bölünmüş,o hafta heyecan ve stresten hasta olmuştum.İlk yurtdışı maratonumda(Roma maratonu) tatlı bir heyecan bütün benliğiyle kendini hissettiriyordu.Ama yarış günü çıkıp yapacağım şey bana çok uzak birşey değildi.Çıkacaktım ve 42 km civarı asfaltta binlerce insanla beraber koşacaktım.Benim oradaki heyecanım ve beni strese sokan şey tamamen yarışı bitiriş sürem üzerineydi.Aylardır hazırlanıyordum ve tahmini bir bitiş sürem kafamda mevcuttu.Birde %3-5 zorlayarak ulaşmak istediğim hedeflerim vardı.Bu hedefler(4 saat altı maraton)heyecan ve stresin sebebiydi.Herhangi bir sakatlık olmazsa,bir aksilik olmadığı takdirde yarışlar bitecekti.Kafamda bununla ilgili bir şüphe yoktu.

Şimdi ise Orhangazi Ultra maratonu ile hayatımda hiç çıkmadığım bir mesafeye,daha süslü söylemek gerekirse, neredeyse yarısına bile ulaşamadığım bir mesafe söz konusuydu.80 km...

parkur profili



Ev ahalisiyle ilk konuştuğumda özellikle abimin bana nasıl baktığı ayrı bir stres yüklüyordu bana:)Abim spor yapmamı ciddi anlamda destekliyor ancak her normal insan!! gibi 80km'yi duyunca bi an duraksadı.Ve bana en güzelinden bi bakış fırlattı. Bu mesaj aslında benim 80km'yi daha kontrollü koşmam için heran kulağıma küpe oldu.

Eşim sağolsun spor konusunda her zaman arkamda.Kocaman bir teşekkür buradan:)Duyunca şaşırdı ama sen yaparsın diye motive etmeyi unutmadı hemen ardından..

Yarışa katılmaya karar verme süreci neredeyse 2 ay sürdü. Bu süreçte Gürhan'la(geçen sene 60km koşmuş,bu sene 130km için hazırlanıyordu) yaptığımız koşuların tamamında dönen muhabbet İznik ultra maratondu. Bu aşamada 130km'yi de düşünüyordum. O kadar kararsızdım ve o kadar çok gitgeller yaşıyordum ki,örnek vermek gerekirse;
Sabah 130km için ön kayıt yapıp,öğleden sonra organizasyon yetkilileriyle konuşup kaydımı iptal ettirdiğim de oldu:))Gürhan,Mike Friedl ve Aykut abi'den aldığım tavsiyeler sonrası son kararımı o zamanki mesafesi 75km olan Orhangazi Ultra maratonu olarak verdim.


yarışın web sitesi www.iznikultra.com 'da bu grafiğe bakıp bakıp dalıyordum:)

İşte Yenikapı feribot iskelesinde Mike Friedl,Gürhan ve Cem'i beklerken bunların hepsi kafamdan hızlı bir film şeridi gibi geçiyordu..

yalova'ya yolculuk

Peki hazırlıklar,antrenmanlar nasıldı?80km'lik yarışa hazır mıydım?
Ocak ayıyla beraber ultra maraton antrenmanlarıma başladım.Amacım haftalık 60-80 km koşmak ve bunu yaparken cumartesi-pazar ardışık iki uzun(en az 2 saat) yapmaktı.Antrenmanlar tam istediğim gibi gitmedi aslında.Haftalık olarak istediğim km'leri toplasam da kendimi tam bir ultra maraton hazırlığı içerisinde hissetmedim bir türlü.Antrenmanları genelde asfaltta yapmak da patikada ultra maraton koşacak biri için büyük handikap olacaktı.Ocak ayında ve Mart'ta Geyik koşusu,Şubatta Aydos patika koşusu ve yarıştan 2 hafta önce Belgrad ormanında bir uzun antrenman patikada yaptığım antrenmanların tamamıydı.Antrenmanlar yetersizdi.Ama zaten bu hep böyleydi:))Moral bozmaya gerek yok..



İznik'e akşam üzeri ulaşabildik.Hemen yarış kitlerimizi alıp,yarınki yarış için hazırlanmak ve istirahat etmek için otele gittik.Bu arada katılmak istediğimiz makarna partisini de kaçırmıştık.

Keşke çantamı hazırlarken kendimi videoya çekebilseydim.Bugüne kadar 320 maraton-ultra maraton koşmuş yaşlı kurt Mike Friedl'ın yanında kendimi çok toy hissettim.Mike'ın çantayı hazırlaması herhalde 10dk sürmedi.Yiyecekler,eşyalar,göğüs nosunun hazırlanması,çipin çantaya montesi,75km'ye bırakılacak eşyalar,sabah neler giyilecek vs. hepsini çok kısa bir sürede halletti.Ben ise geceyarısına doğru işleri bitirebildim.Ve işin komik tarafı en küçük çanta bende ama en ağır çanta yine bendeydi.Kg'ı ne yaptım ettim düşüremedim.Yiyecekleri(fındık,fıstık,badem,ceviz)yanıma alırken bonkör davranmışım:)Fazlasıyla:))

Ve yarış sabahı.Güzel bir kahvaltı ve akabinde Gürhan,Cem,ben ve Mike start alanındayız.Kısa bir sohbet,konsantrasyon ve start..

start alanı Cem,Gürhan,ben,Mike(soldan sağa)

İlk km'ler İznik'in içinden ve devamında karşımızda dev gibi duran dağlara doğru ilerliyoruz.Tempo çook hafif.

keyifler yerinde

3-4.km de yokuşlar başlıyor ve ben direk yürüyüş moduna geçip devam ediyorum.Burada Gürhan ve Cem yavaş yavaş gözden kayboluyor.Kendime göre bir tempoyla ilerliyorum.Bu arada yaşlı kurt Mike yanımdan hafif eğimdeki yokuşta koşarak geçiyor.
-Hadi yürüyerek bitmez bu yol!!


ultra canavarı Mike

Peşine takılıyorum.Ama yokuşlar benim zayıf noktam.Daha doğrusu birçok zayıf noktamdan en belirgini:)Ve kısa süre sonra Mike'ın tempoda da devam etmemeye karar veriyorum.Yarışın bu ilk kısmında en önem verdiğim konu rezervli ve kontrollü gitmek.Çünkü sürekli aklımda yarışı bitirememe senaryoları dönüyor,dolaşıyor.
yolumuz çook uzun

İlk kontrol noktası Derbent.Ulaşır ulaşmaz su takviyemi yapıyor ve çantadan eldiven ve buffımı çıkarıyorum.Çanta sıkıntısız ama 8-10 km arası su içmek için kafamı pipete doğru sağa çevirdiğimde   boynuma bir ağrı girdi ve boynumun rüzgara maruz kaldığını düşündüm.Buffı boynuma taktıktan sonra yarış sonuna kadar bir sıkıntım olmadı.

İlk kontrol noktasından çıkıp devam ediyorum.Sıradaki hedef 28.km'deki Süleymaniye istasyonu.İstasyondan birkaç km sonra karşılaştığım Özgür abiyle yola devam ediyoruz.Bu bölümden aklımda kalanlar, nefis manzaralar ve güzel muhabbet.Km'ler yavaş tempomuza rağmen çabuk geçiyor ve Süleymaniye'deki istasyona ulaşıyoruz.Burada büyük bir sürprizle karşılaşıyorum.Yarış sonuna kadar bir daha göreceğimi düşünmediğim Gürhan ve Cem istasyonda beni bekliyor.Hemen birşeyler atıştırıp hızlıca su ikmali yapıp Cem,Gürhan,ben,Özgür abi devam ediyoruz.Herşey yolunda..Tahminlerimize göre birazdan kesintisiz 6-7 km'lik iniş başlayacak.Ama ilk önce şu 2-3 km'lik yokuşu aradan çıkarmamız lazım:)

İniş hakkında o kadar yazı okudum,o kadar kişiye danıştım ki,hiç bu tarz bir antrenman da yapmadığım için inanılmaz temkinliyim.Bıraksalar inerken de yürüyeceğim.Ama gruptan kopmak istemiyorum.İnişin tahmini olarak yarısına geldiğimizde ben yavaş yavaş yine gruptan kopuyorum.Yolumuz çok uzun ve benim tek amacım herhangi bir sakatlık yaşamadan yarışı bitirmek.Bu arada bu tempoda devam ettiğim takdirde cut-off'larda da bir sıkıntı yaşamayacağımın teyidini almak daha da rahatlatıyor.İnişte bir çobana rastladım ve biraz muhabbet,fotoğraf çekimi ve tekrar devam ediyorum.

Bu arada yanımdan geçenler oluyor.Yokuş aşağı inişte biraz koşuyor,biraz yürüyorum.O kadar temkinli yani:)

Ve iniş bitip düz yola çıktığımızda artık 35-36. km'lerde olduğumu tahmin ediyorum.Koşmak istiyorum ama zorlanınca bırakıp yürümeye devam ediyorum.Bu arada yanımda geçenler oluyor.Yaklaşık 10-15 dk bu şekilde devam ettikten sonra kaldığımız pansiyonda kalan 130km koşacak Alman koşucu beni yakalıyor.En azından Narlıca'daki istasyona kadar onun temposunda koşmak fikriyle ona katılıyorum ve güzel bir tempo ile  yola devam etmiş oluyorum.Çok zaman kaybetmiştim, Alman arkadaşımla devam edersem Narlıca'ya en azından biraz tolere etmiş olarak girebiliriz.Güzel bir muhabbetle Narlıca'ya ulaşıyoruz.

Narlıca istasyonuna kadar temposuna ayak  uydurduğum Stephan

Günün ikinci güzel sürprizi bu istasyonda beni bekliyor.Gürhan ve Cem bu durakta yine beni beklemişler.Çok seviniyorum.Hemen bol tuzlu çorba,biraz kaşar,biraz zeytin yiyip devam ediyoruz.

Duvar..
Gürhan hep bahsediyordu.
-''İkinci yokuşun başında adamı çarpan bir eğim var.''
Kendisiyle tanışmış olduk.Yokuşu çıkarken 0 rakımdan başlayıp 2500'lere tırmandıran bir yarış hayal ettim:))Herhalde ilerleyen günlerde böyle bir yarış arayadururum:))Yokuşları çok yavaş çıkıyorum ama yokuşlarla alakalı bir problemim yok,sevmemek gibi..

bu yokuş biter mi!

Gürhan,Cem ve benim aramızdaki muhabbetin tavan yaptığı yerde burasıdır.42.km'deki istasyondan çıkıp 60.km'de Solöz'deki istasyona kadar çok güldük,çok eğlendik.Gürhan'ı ciddi anlamda yavaşlatıyor aslında bizim tempomuz ama sağolsun bizi bırakmak istemiyor,130km'ye devam edecek olmasına rağmen.Çıkışın zirve noktasında uygun bir yerden çıktığımız yolların fotosunu çektik.Hep beraber ''yuhh'' dedik.

buradan nasıl çıkmışız yav

Bu arada beslenmemiz de süper.Özellikle ben sürekli birşeyler yiyorum.Hatta bir ara
-''80km ultra maraton koşup yarışta kilo alan insan olarak tarihe geçeceğim''
:))
Yarışın artık 50-55.km'lerindeydik.İnişle beraber tempomuzu arttırdık.Ve 2-3 km sonra Gürhan gözden kayboldu.Bu inişte ilk inişe göre biraz daha hızlı gidebildik.Çünkü artık finiş yakındı.Nerden baksan 25km:))

Solöz'e doğru iniyoruz.

Solöz'deki istasyona Cem'le beraber ulaştık ve Gürhan'ı yine bizi beklerken bulduk.Bizim yarışı bırakabileceğimiz ihtimaline karşı püskürtme kuvveti olarak beklemiş.Hemen biraz ekmek,bol zeytin,Gürhan'ın kramp için hazırladığı magnezyumlu bir karışım,birazda kaşarla beslendim.Efsane ultra maratoncu Mustafa Kızıltaş ile tanıştık.Kendisi bize yarışın bizim için çok iyi gittiğini,herşeyin kontrolümüz altında olduğunu,düz yolda sabit bir tempo tutturup rahat bir şekilde finişe gideceğimiz yönünde moral ve tavsiyeler verdi.
Solöz'den çıktık ve sabit bir tempo ile koşmaya başladık.Gürhan ve Cem yine yavaş yavaş gözden kaybolmaya başlarken,birden benim sesimle kendilerine geldiler.Neredeyse250-300 metredir bayrak görmemiştim.Onlar ilerde olduğu için daha ilerleri de gözle kontrol ettiler ve onlar da herhangi bir bayrak göremediler.Çok güzel bir işaretleme vardı.Bu kadar ara bırakılmış olamazdı.O arada daha da ilerden Bakiye abla ve bir kişi daha yanlış gittiğini farketmiş bize doğru geldiklerini farkedip geriye doğru göreceğimiz bir bayrağa koşmaya başladık.Gerçekten de 300 metre kadar geride gördüğümüz bayrak ve hemen akabinde sola bir dönüş var.Ve bayraklar inanılmaz net ve fazla..Nasıl göremediğimize şaşırıp,biraz da gülüp yola devam ettik.Bahçeler çamur bakımından çok olmasa da biraz zorluyor,yavaşlatıyordu.Örneğin 300 metre güzel bir yol ve akabinde 25-40 metre çamur.Çamur yolu tamamen kapatmış olduğundan sağdan soldan yeşilliklerin içinden devam ediyor veya yürüyerek daha dikkatli geçiyorduk.

aman çamura basma:)

Solöz Burnu'ndaki kontrol noktası geniş ve 10-15cm derinliğinde bir akarsuyunun tam karşısındaydı.

bu nerden çıktı şimdi:)

Ne yapalım diye kısa bir konuşma,ve hemen ayakkabılarımızı çıkarıp hızlı bir şekilde karşıya geçtik.


haydi bakalım,çıkarın ayakkabıları

ohh su buz gibi.Ne iyi geldi ama..

Ben karşıya ulaşınca kontrol noktasındaki arkadaşlara şakayla karışık
-''Organizasyon harika,sizde havlu hizmeti de vardır kesin'' dedim:))
O arada Cem bana olur mu öyle şey gibilerden bakarken,kontrol noktasındaki arkadaş
-''evet havlu peçetemiz var'' deyince gerçekten ve gerçekten hepimiz şok olduk.Kendimi bir an için 5 yıldızlı bir otelde hissettim:))
Hemen ayakları kurulayıp yola devam ettik.Belki birkaç dakika kaybettik ama hepimiz halimizden memnunduk.
Sıradaki istasyon ve hedef 75. km Örnekköy'dü.Zeytinliklerin arasından uzunca bir süre devam edip asfalta çıktık.Oradada tahmini 2-3 km koşup kıyıya ulaştık.

başka bigün gelip manzarayı bu koltuklardan seyretmenizi tavsiye ederim.(tam karşısı alabildiğine göl)

Şimdi düşününce söylüyebiliyorum, bu segmentte yani göl kıyısından,75km istasyonuna kadar çok yavaş ilerledik ve açıkcası Gürhan'ı da yavaşlatmış olduk.75 km İstasyonuna tahmini 19:05 gibi ulaştık.Cut-off'u 19:30'du.Tehlikeli sulardaydık:)

Artık yarış bitmiş gibi düşünüyordum.Son 5km ve 20:45'e kadar bize müsaade eden cut-off..

19:20 gibi Gürhan'la vedalaşıp 80 km Orhangazi finişine doğru Cem'le koşmaya başladık.Birbirimizi gazlayıp ''hadi biraz koşalım'' deyip koşmaya başlamış ve 75km'nin üzerine hiçte fena olmayacak bir tempoyla ritmimizi oturtmuştuk.Orhangazi'nin içine geldiğimizde artık güneş büyük oranda batmış,hava kararmıştı.Son km'lere doğru Cem'le aramızda kim önce bitirecek son sprinti kim atacak gibi şakalaşmalar oldu.Sonlara doğru biraz daha tempo arttırdık ama Cem'in son metrelerdeki atağına karşılık veremedim:))Ondan tam 12 saniye sonra 12:21:41 ile finişe geldim.

Bizi karşılayan arkadaşlar,gönüllüler muhteşemdi.O an kendimi çok önemli bir yarışı kazanmış büyük bir sporcu gibi hissettim.O anı bana yaşattıkları için hepsine teşekkür ederim.

ne kadar yorgun olursan ol!kamerayı gördün mü pozu vercen:)

Finiş için bıraktığımız elbiseleri giyip İznik için servisi beklemeye başladık.Bu sırada heyecanlı anlar yaşandı.Çünkü cut-off için çok az bir süre vardı.Ve dramatik anlara da şahit olduk.75km kapısından kaybolduğu için 2 dakika geç geçerek diskalifiye olan abiye çok üzüldüm.
Bunun dışında yarışa Adana'dan gelen Cem'in de tanıdığı bir kişi 2 kere hipotermi geçirmesine ve ilkinde 45-50 dk,ikincisinde yine öyle bir süre müşahade altında kalmasına rağmen finişe geliyordu.Büyük bir azimle geldi ve yarışı bitirdi.Tabi sağlığı riske atmak ne kadar doğru bu da tartışılır ama zaten ultra maraton karşına çıkacak bütün zorluklarla mücadele etme yarışı aynı zamanda.Kendisini serviste tebrik ettik.

İznik'e iner inmez,finiş çizgisinde çalan çanların sesi birinin finişe yaklaştığının haberini veriyordu.Neredeyse 80km koşan benle aynı süre:))Finişe gittik ve Aykut abi'nin finişini de görmüş olduk.Çok güçlü,çok motive görünüyordu.

Cem'le otele gittik ve hemen yattık,uyuduk.Gece bi ara uyandım ve Gürhan'ı aradım.115.km civarında olduğunu,herşeyin yolunda olduğunu söyledi.Ben tekrardan uyumaya devam ettim.
Saat 03:00-04:00 gibi Mike ve Gürhan'ın sesine uyandım.İkisi de başarılı bir şekilde yarışı bitirmişti.Alman panzeri Mike 320. maraton+ultra maratonunu koşmuştu.Bana şakayla karışık
-''Ben yok bir daha koşmak'' dedi :))
Eminim haftaya ve ondan sonraki haftalarda koşacağı bir sürü maratonu vardır..

İlk ultra maratonumu böyle bir ekiple koştuğum için gerçekten kendimi çok şanslı görüyorum.Bu ekiple (Gürhan ve Cem) dünyanın her yerinde ultra maraton koşmaya her daim hazırım.Zaten şu yorgunluk geçsin, birbirimizi gaza getirmeye başlarız kesin:))

Organizasyon tek kelimeyle muhteşemdi.Başarılarının devamını diliyorum.Ve benim 2. yokuşta kurduğum fantezi yarış için de(0metre rakımdan 2500metreye tırmanış) talepte bulunuyorum:)

Bu yarış sonunda kendime çıkaracağım dersleri ve edindiğim tecrübeleri şöyle özetleyebilirim,
1)Aldığım yiyecekler fazlaydı ve çantada en çok ağırlık yapan malzemeler yiyeceklerdi.
2)Hedef bir bitirme süreniz varsa tavsiye etmem ama ultra maratonu ekip olarak koşmak inanılmaz keyifli.
3)Bol su,bol su,sık sık azar azar bol su....
4)Su takviyesi yaparken tuz takviyesi ve diğer elektolitler.Beslenmenin önemi
5)Uzun mesafe yok,kontrolsüz güç var.


Bundan sonra ne mi yapacağım? Sene başında kafamda kurduğum plan şu şekildeydi;
-İznik ultra maratonuna kadar koşar,sonrasında Avrasya maratonu için antrenman programına başlayacağım zamana kadar,bahar ve yazın büyük çoğunluğunda bisiklete binerim.Bu arada haftada bir uzun(mümkünse patikada) koşu ve bir tempo antrenmanıyla koşuyu belli bir standartta tutarım.

Bisikletle özellikle Kartepe,Uludağ,Kartalkaya gibi dağlara tırmanmak ve hepsini Avrasya programı öncesinde bitirmiş olmak istiyorum.Hedef çok yani..Bakalım artık:)


dailymile yarış linkim













2 yorum:

  1. Süper olmuş Kaan, bana yazacak bir şey kalmamış... Gürhan

    YanıtlaSil
  2. 10 rapor daha okusam yine sıkılmam, yine sıkılmam. Herkesle yeniden yarış günü heyacınını yaşıyorum. Ben bu İznik ultra yı çok sevdim yahu. Yazı için çok teşekkürler ve tebrikler. Seneye 130 , değil mi :-))))

    YanıtlaSil