24 Nisan 2014 Perşembe

Orhangazi Ultra Maratonu/2014

2014 yılında yapmak istediğim hedefleri seçerken daha spesifik davranmaya karar vermiş, takımımız Marathonist'in kurucu başkanı Emre Tacir ile hazırladığımız plana göre; kış aylarında Runtalya'da hızlı bir YM(kapasitem dahilinde:)),yaz aylarında bolca bisiklet ve bisikletle tırmanış üzerine gelişim ve sonbaharda da Berlin maratonu.Aralarda katılabildiğim yarışlara da katılacak seneyi en genel anlamında Berlin'de pik yaparak kapayacaktım. Basitçe plan buydu. Bu planı kurgularken duygusal davrandığım ve ne olursa olsun plana eklemek istediğim yarış İznik'te bir kere daha koşmak istediğim Orhangazi Ultra' idi. Geçen sene bitirmemde çok yardımlarını gördüğüm arkadaşlarım Gürhan ve Cem 80k'daydılar. Bende kayıt oldum.






Öncelikle itiraf etmem gerekiyor, geçen sene burada 80km'yi bitirebilmiş olmak beni olması
gerekenden daha fazla şekilde rahatlattı. Bu düşüncelerden dolayı da İznik için spesifik antrenmanım neredeyse hiç olmadı. Mart ayında koştuğum 28k Geyik koşusu İznik hazırlık sürecindeki en uzun antrenmanım oldu. Ve bunun dışında ultra hazırlıklarının olmazsa olmazı ardışık iki uzun koşuyu neredeyse hiç yapamadım. Ayrıca Geyik koşusu 2.tur esnasında yaşadığım koşmama engel ağrılar İznik için son haftalara girilirken beni endişelendiriyordu. Açıkçası tek güvencem yarışta bir hedefimin olmaması, istediğim anda tempoyu istediğim kadar düşürebilirim rahatlığı ve yol boyunca bir terslik olmadığı sürece Gürhan, Cem ve ben beraber gidecek olmamızdı.

Geçen seneki gibi Cuma günü öğleden sonra feribotla Yalova'ya oradan da İznik'e geçtik. İznik'e ulaşır ulaşmaz yarış kitimizi almak için fuar alanına gittik. Fuar alanı bana sanki Türkiye'de gördüğüm en zengin(Avrasya Maratonu'da dahil) fuar alanıymış gibi geldi. Bence böyle düşünmemin en önemli sebebi ultra maratona ait başka yerlerde bulamayacağınız spesifik ürünlerin burada bulunuyor olmasıydı. Özellikle Raidlight gibi bir markanın bu fuarda olması beni çok etkiledi. Tabi bunda usta Ultracı Emre Tok'un emeği büyük.

Eksik olan malzemeleri tamamlayıp yarış kitlerimizi teslim aldık,biraz fuar alanını gezdikten sonra otelimize gidip yerleştik. Üç ay boyunca hissetmediğim korku yavaş yavaş kendini hissettirmeye ve acaba yarın ne olacak yarış nasıl geçecek,bitirebilecek miyim,cut-off'lara takılacak mıyım  vs.. gibi bir sürü soru aklımı kurcalamaya başladı. Bir önceki yarıştan tecrübe olarak; ultralarda daima pozitif düşüncenin, güleryüzün ve soğukkanlılığın çok kritik olduğunu hatırladım. Bu tür akıl oyunlarından dolayı benim yarışım İznik'e geldiğim anda başlamıştı.

Bu seneki antrenmansızlık, geçen sene ilk defa bu mesafede bir yarışta koşacak olmanın verdiği heyecandan daha kritikmiş gibi hissettiriyor, kendimi geçen seneden daha stresli hissediyordum. Kısa bir yürüyüş yapıp otelde eşyaları hazırlamaya başladık. Geçen seneye göre bayağı hızlanmışım,bu sefer hazırlıkları saat gece 12'ye kadar bitirebildim:)





Malzeme hazırlığını bitirip biran önce uyumak hedefindeyken, işler saat 12'ye kadar uzayınca gidip 130k startını seyretmek biranda cazip geldi. Aslında baştan beri çok istiyordum ama bir yandan da ertesi sabah saat 05'te kalkıp hazırlıklara başlayacak olmak startı seyretme isteğinin önüne geçiyordu. Hazırlık esnasında saati 12 yapınca biranda Gürhan'la kendimi 130k startında bulduk. Gerçekten harika bir andı. Tanıdığımız herkese tek tek başarılar diledik. Bu arada daha henüz bilmediğimiz Marcus'a gözlerimiz takıldı. Hem malzeme seçimi,hem duruşu ve hem de fiziği ile start alanında dikkat çekiyordu. Gürhan'la aramızda konuşurken yarışın ilk üçünden biri diye şakalaştık:)





hızlı start oldu

Startın ardından hemen otele gidip uyumaya çalıştık. Ama ben neredeyse saat 3'e kadar uyuyamadım. Muhtemelen heyecandan uykum kaçtı. Herşeye rağmen sabah 5:15'te uyandığımda dinçtim. Kaldığımız pansiyonun sahibi teyzenin hazırladığı kahvaltı sofrasından insan hiç kalkmak istemez,yöresel peynir,zeytin çeşitleri,bal,tereyağ,bahçeden domates,biber,teyzenin kendi hazırladığı domates sosu,kızarmış ekmek. Sofradan bomba gibi kalktım. Geceden hazırladığım malzemeleri alarak Gürhan'la beraber start alanına gittik. Geç gelmiştik, hızlıca Orhangazi'de finişte teslim alacağımız çantayı organizasyona teslim edip start alanının en arkasında yerimizi aldık. Zaten 3-4 dakika içinde de start verildi,koşu başladı.

İznik'ten çıkış kalabalıktı. Yaklaşık 3-4 km sonra başlayan yokuşa kadar kalabalık inceldi. Ve yokuşta neredeyse bütün koşucular tek sıra devam etti. Tabi bu arada ön tarafta neler olduğunu bilmiyorum. Çünkü gördüğüm kadarıyla ön grupta yarış çok hızlı başladı. 

Bu arada İznik ultramaratonu'yla ilgili bilgiler de yazmalıyım. İznik'te gerçekleşen organizasyonda 4 farklı mesafe koşuldu. 131km,+2250m yükseklik kazanımına sahip İznik Ultramaratonu Cuma'yı Cumartesi'ye bağlayan gece saat 24:00'te başladı. Gece verilen start bu sene bir ilkti. Bence bu yenilik organizasyonun ar-ge anlamında mükemmel işler yaptığının bir göstergesi. Sırf bu yenilik yüzünden 130k'da koşmak için çok düşündüm. Hatta kendimi ikna ettim ama daha sonra vazgeçtim. Gece başlamak ve güneşin doğuşuyla beraber yarışın zor kısmının geride kaldığını hissetmek çok güzel bir tecrübe olacaktı benim için. Bakalım seneler neler getirir..


 yarıştığım parkurun profili 
Ertesi sabah saat 07:30'da başlayan yarışta ise 2 farklı mesafede koşucular aynı anda start aldı. İznik Dağ maratonu kategorisinde sporcular 42km koşarken +1050 metre yükseklik kazandılar. Benim de yarıştığım Orhangazi ultramaratonunda ise 80km'lik yarışta toplam 1850m yükseklik kazandık.





 cut-off'lar(Narlıca'daki cut-off bize iyi bir adrenalin yaşattı:))

Ve Pazar sabahı saat 10:30'da başlayan yarışta da İznik içinde 10k koşuldu.



karşıdaki tepeyi aştık mı Derbent'teyiz.


Yarışa dönecek olursak ilk kontrol noktası Derbent'e sert ve uzun bir yokuşun sonunda ulaştık. Bu istasyonda 3dak 31sn kalmışız. Su şişelerimizi doldurup devam ettik.

Bir sonraki hedef Süleymaniye.





O kadar güzel yerlerden geçiyoruz ki,insan yarışta olduğunu unutuyor. Özellikle yarışın ilk kısmında gücüm yerindeyken çekebildiğim kadar fotoğraf çekiyorum. 




 Süleymaniye'ye yolumuz uzun. Durmadan koş/yürü devam ediyoruz. 


Süleymaniye'de 3dakika 10sn'lik kısa bir mola,su takviyesi ve hızlı bir beslenme.Ve yine devam.

Gruptaki herkes geçen sene istasyonlarda çok vakit kaybettiğimizin farkında. Dolayısıyla üçümüzde biran önce istasyondan çıkmaya çalışıyoruz.

Süleymaniye'ye kadar geçen seneden yavaş geldiğimizin de farkındayız bu arada. Bu istasyona resmi ulaşma süremiz 04:03:43. Bu noktadan sonra bende 6 saat içinde ulaşmamız gereken Narlıca istasyonu için cut-off''a takılma korkusu başlıyor. Aslında birazdan ciddi bir iniş başlayacak yaklaşık 13km için önümüzde 2 saat var. Ben geçen sene ile kıyaslamaya çalışıyorum. Aslında stres gerektirecek bir durum yok ama belki de yarış içindeki en stresli anları bu bölümde yaşıyorum. 6 saatlik cut-off Narlıca için gerçekten iyi bir süre. Bu bölüme kadar yürüyerek gelen birinin şansı yok!









alabildiğine doğa


İnişe başlayınca otomatik olarak hızımız artıyor ve quadlara çok yüklenmeden, frenleyerek iniyoruz. Hatta ben eğimin sertleştiği yerlerde yürümeye başlıyorum,eğim normale dönünce tekrar koşuyorum.



tam karşıdaki dağ Uludağ!!



Yokuş bittikten sonra önümüzde yaklaşık 4-5 km var. Burada da tutturduğumuz bir tempo ile koşmaya devam ediyor ve Narlıca istasyonuna 05:43:46'da giriyoruz. Cut-off'un sadece 17 dk önündeyiz. Ama bundan sonraki istasyon 60.km'de Solöz. Ve önümüzdeki 19 km için 4 saatimiz var. Bunun da rahatlığı ile Narlıca'da yaklaşık 10dk kalıyoruz. Bu arada çorba almak için istasyonda sıraya giriyorum ve sıra bana geldiğinde çorba bitiyor. İstasyondaki arkadaşlar çorba yapacaklar ama bizim biran önce yola koyulmamız lazım. Tabi bu arada Cem ve Gürhan olaydan habersiz bir köşede çorbalarıyla dans ediyorlar:) Tam bu anda yanıma yaklaşan bir arkadaş bana 80k için devam edip etmeyeceğimi sordu. Ben evet deyince çorbasını direkt olarak bana uzattı ve ben lütfen zahmet etmeyin diyemeden, ''benim yarışım bitti,42 koştum ve bitirdim,sizin ihtiyacınız var.'' dedi.
İznik ultra'nın fair play ödülü olsa ve bunu ben seçsem direkt o arkadaşı seçerdim. Şaka gibi ama o çorba beni tekrar hayata döndürdü. Üzerimdeki bütün negatif düşünceler dağıldı ve yarışı bitirememe ihtimalini tamamen ortadan kaldırdı.
Geçen sene 41-60km'ler arası suyum bitmiş, Gürhan ve Cem'in suyuna saldırmıştım:) Böyle bir durum olmaması için 2 şişemi full dolduruyor elime de 0,5lt'lik izotonik dolu bir şişe alıyorum.
Narlıca istasyonundan ayrıldıktan sonra yarışın en kırıcı,en sert ve uzun eğime sahip yokuşuyla karşı karşıyasınız. Hızlı adımlarla yürümeye başlıyoruz. Ara ara Gürhan'a nabzını soruyorum,163-165bpm diyor. Bende nabız bandı yok ama nabzımın sadece 175bpm'i geçtiği zaman hissettiğim boğazımda nabzımın atışını hissediyorum. Bu teste göre nabzım minimum 175bpm:) Geçen sene ciddi çamur vardı,bu sene ise kuru. Bu bizim avantajımız. Hızlıca devam ediyoruz. Tek hedefimiz biran önce 41k noktasından sonraki 9km'yi aşmak.




resimdeki kişi belki de yarışın en sert eğimli yokuşunu çıkıyor.

50.km'ler civarı artık rota düzleşiyor  ve koş/yürü formatına geri dönüyoruz. Birazdan iniş başlayacak ve Solöz.



 Solöz'e doğru

İnişle beraber tempomuzu arttırıyoruz ve koşma sürelerini arttırmaya başlıyoruz. Yine ilk inişteki gibi sert eğimde yürüyüş,yokuş normale dönünce koşu. Bu arayı benim garminime göre 2saat 41dakikada alıyoruz ve Solöz'e ulaşıyoruz.Toplam süre 08:34:48. Solöz'de yaklaşık 6-7 dk mola verip devam ediyoruz. Moraller yerinde, yaklaşık 20km, ama dümdüz bir 20km kaldı. Narlıca-Solöz arasındaki tempomuzla geçen seneki süremizin yaklaşık 25dk önüne geçiyoruz.



geçen sene yine bu evin farklı bir açıdan fotosunu çekmiştim:) 
Solöz'den sonra zeytinliğin içine giriyoruz. Burada da yerler kuru. Geçen sene ciddi çamur vardı. Rota bu noktada da çok keyifli.Zeytinliklerin içinde, patika bir yoldan devam ediyoruz. Göle yakınız ama gölü göremiyoruz,ilk km'ler. İlerleyen km'lerde göl kenarına iniyoruz ve yukarıda fotodaki evin önünden geçip asfalta çıkıyoruz. Asfalt yolda yaklaşık 3-4 km kadar devam edip tekrar asfalt yol ile göl arasındaki patikaya giriyoruz. 



parkurun her anı çok keyifli

Artık Örnekköy 75km noktası gözle görülüyor. Hızlı tempo yürüyoruz. Ara sıra koş/yürü yapıyoruz.

Yarışta yaşadıklarımı anlatıyorum ama esas bahsetmem gereken noktayı unuttum. Geçtiğimiz köylerde, ilçelerde, asfalta bağlandığımız yollarda ve dağlardaki patikalarda karşılaştığımız insanlar ülkemizin açık ara en iyi seyirci kitlesi(bana ve bugüne kadar yaşadıklarıma göre) Köylerdeki yaşlı teyzeler, amcalar destek olup alkışlarken, dağdaki patikada işinde olan insanlar da uzaktan da olsa selam veriyor, desteğini iletiyor. Yani koşulsuz olarak sana enerjisini iletebiliyor. Bunu gerçekten ben ciddi anlamda hissettim ve eminim ki bu bütün koşan arkadaşlar için böyleydi. Asfalta bağlandığımızda yanımızdan geçen araçlar kornalarıyla, durup selam vermeleriyle yine ciddi anlamda pozitif enerji iletti.

Tekrar yarışa dönersek 75km noktasına 10:48:29'da ulaştık. Neredeyse geçen seneye göre 1 saat ilerdeyiz. Artık yarış bitti gibi rahatız. 4dakika moladan sonra devam ediyoruz. Belki koşabiliriz ama hızlı tempo yürüyoruz. Son 500 metre Cem arkadaşımız sprinter özelliğini kullanarak atak yapıyor ve bizden yaklaşık 20 sn önce yarışı bitiriyor:)) Geçen sene de bunu yapmıştı:)) Yarışımın olmadığı yaz aylarında sırf bu iş için sprint yönümü geliştirip bir sonraki sene Cem'i sprintte geçmeliyim:))



ara geçişler ve resmi finiş sürem    


Organizasyon her açıdan takdiri hak ediyor. Yarışçıların güvenliği, organizasyon, ön hazırlık, gönüllülerin ve diğer ekibin tutumu herşey harikaydı. İznik ultra üzerine koya koya kartopu misali gidiyor ve umudum o ki bu yarış ilerleyen yıllarda Avrupa'nın sayılı ultralarından biri olacak. Bu sene dahi katılan elitler bunun göstergesi. Eminim ki katılan elitlerin hepsi çok güzel anılarla ülkelerine gitti.


kategorimde sondan 2.yim:))

Benim kendi performansıma gelirsek, yarışın başından sonuna Gürhan ve Cem'le beraber gittim. Daha iyi gidebilir miydim? Zannetmiyorum. Ama açıkçası böyle bir şey denemek de istemiyorum. Bu ekip harika:) Umarım seneye de sağlığımız, neşemiz ve işlerimiz iyi olur da tekrar katılırız.

2013'te parkuru 12:29:41 ile geçerken, bu sene 11:34:37'de bitirmişiz. Bence gayet başarılı:) 











4 yorum:

  1. Yorumlar, resimler, anlatım her anlamda mükemmel Kaancım, emeklerine sağlık. İlk sene 60k, geçen yılda 42 yapmış ve bir daha böyle uzun mesafeleri koşmamaya tam karar vermişken bu yazın beni baştan çıkartacağa benziyor :) çok sevgiler...

    YanıtlaSil
  2. Hocam tebrikler tekrar. Ben Mehmet Ali, pansiyon arkadaşınız :) Keyifle okudum yarış raporunu. Benim de rapor yazma işine dönmem lazım. Berlin'e katılacağını hiç konuşmamıştık. Ben de Berlin'de koşucam bu sene. Eylül'de Berlin'de görüşürüz. Saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkürler:) Berlin'de de sadece startta görüşebiliriz,siz yine uçup gidersiniz:))

      Sil