28 Şubat 2019 Perşembe

Geyik Koşusu 28k /17 şubat 2019

İznik hazırlığında aylık bloklar halinde programlama yaparken Şubat ayının uzun antrenmanlarından birine Geyik koşusu' na bir diğerine de Çekmeköy ultra'da koşacağım 30k veya 45k' ya göre planlamıştım. Daha sonra ard arda iki haftasonu evi bu kadar aksatmanın çok rasyonel olmadığına karar verdim ve Çekmeköy ultrayı kendi takvimimden çıkardım. Geyik koşusu 28k hem güzel bir antrenman hem de uzun süredir uzak kaldığım yarış atmosferi için güzel bir demo olacaktı.






Geyik 28k öncesi son 2-3 ay koşu antrenmanlarına ağırlık vermeye başlamış, İznik 160k süreciyle beraber antrenman dozajını sürekli artan bir şekilde geliştirmiştim. Performansım istediğim kıvamda hala değildi ama Aralık ayından itibaren artan bir trendle iyileşiyordu. Ve bende açıkcası İznik'e daha 2 ay varken gelişimin yavaş yavaş olmasını istiyor, birden peak performansa çıkmak istemiyordum. Ve antrenmanlarda olabildiğince base oluşturmaya odaklanıp, düşük nabızlarda uzun süreler geçirmeye çalışıyordum. Antrenman sürecinde neler yaptığımı daha detaylı görmek isterseniz aylık periyotlar halinde Aralık ve Ocak  antrenmanlarına üzerlerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.




Yarış sabahı saat 05:30 gibi kalktım ve 2 dilim ekmekle biraz peynir ve biraz fındık ezmesi yedim. Malzemeleri son kez kontrol ederken de şekersiz bir büyük bardak çay içtim.

Yarış için stratejim basitti. Aralık ayından beri İznik için yaptığım her antrenmanı nabız bandıyla yapmıştım ve uzun koşularımı hangi nabız aralıklarında yaptığımı analiz ettiğim bir istatistiğim vardı.

Herkesin bildiği gibi Geyik koşusu 14km'lik bir parkurda yapılıyor. 28km koşanlar parkuru iki kez dönüyor. Benim stratejim, ilk tur nabız ortalamasını (150-155)bpm aralığında tutmak ve maksimum olarak 160bpm üzerine kesinlikle çıkmamaktı. Eğer bu kontrolü sağlayabilirsem de ikinci tur kendimi hala diri hissedebileceğimi düşünüyor, o anki duruma göre kademeli olarak yüklemeye geçmeyi planlıyordum. En azından ilk turun yorgunluğundan sonra daha yüksek nabızları zorlayarak ilk turla benzer bir sürede ikinci turu bitirmek istiyordum.





Daha önceleri Geyik'te 2 veya 3 kez 28km koşmuş ve her seferinde 3 saatin altını hedeflemiştim. En yaklaştığım yarışta ilk turu 1:24 dönüp ikinci turda duvara toslamış, 3:18 toplam süre ile bitirmiştim. Bu yarışta tamamen nabızla koşacağım için bir hedef belirlememiştim.

Uzun süredir yarış atmosferi yaşamamış olduğumdan yarış öncesi ufak tefek sorunlarla karşılaştım. Ama en büyük sorun, ki yarıştaki bütün stratejimi çökerten sorun, 5 yıldır her bir antrenmanda sorunsuz çalışan nabız bandının çalışmamasıydı. Çok uğraştım, çalıştırabilmek için. Startta, ve ilk 3-4 km'de saatin bandı görebilmesi için tekrar tekrar denedim. Ama birtürlü çalışmadı. Kabullenmem gerçekten çok uzun sürdü. Bütün planı çöpe attım ve hissederek koşmaya başladım. Tabi nabız bandının olmaması beni umduğumdan daha fazla temkinli olmaya zorladı diye düşünüyorum. Belki de planladığımdan daha yüksek nabızlarda koşmuşumdur. Bu kısım tam bir soru işareti..





Parkur hem çok ağırdı hem de birçok noktada kaygan. Özellikle inişlerde büyük dikkat istiyordu. Yokuşlarda nabzımın çok yükseldiğini hissettiğim bazı anlarda kendimi frenlemek zorunda hissediyordum. 7. km'deki istasyona yaklaşırken cebimde taşıdığım Ülker piko'lardan birini mideye indirdim, istasyonda hızlıca su içip devam ettim. İlk turu 1:34 gibi bir sürede tamamladım. İstasyonda 30-60 sn kadar bişeyler atıştırıp biraz su içip 2. tur için tekrar koşmaya başladım. Yarış öncesi hedeflerimden biri 2 turu da dengeli yakın sürelerde koşmaktı. Nabız bandının çalışmaması beni psikolojik olarak yıksa da, 2. tur başında hissettiğim şeyler çok kötü değildi. Yine benzer tempoyla devam ediyordum. 14 km yarışı yaklaşık 10-15 dk önce başlamıştı ve 4-5 km sonra 14k'cılara rastlamaya başladım. Aslında 2. turda beni aynı tempoda tutan şeylerden biri de galiba buydu. İkinci turun 6. km'sinden sonra parkurda 14k'cılar daha da fazlalaştı ve ben herbirini geçtikçe moralleniyor bir önümdeki koşucuyu yakalamaya konsantre oluyordum. Bu oyun yorgunluğumu unutturdu, tempomu korumamı sağladı. 2. turu 1.36 gibi bir sürede bitirerek 3:10:41'de genelde 27.  ,yaş grubunda 13. olarak Geyik 28k'yı bitirdim.



Yarışı Hoka One One Speedgoat 2 trail ayakkabılarıyla koştum. İznik'te neyle koşacağıma tam olarak karar veremediğim için hala Hoka ve The North Face Ultra Endurance 2 modeli arasında sürekli deneme yapıyorum. Karia Ultra' da Ultra Endurance 2'lerle koşmuştum, bu yarışta da Speedgoat'ları denemiş oldum. Açıkcası ikisi de şu ana kadar gayet iyi. Ama İznik çok uzun bir yarış. Speedgoat 2'ler elbette yastıklamada çok daha başarılı ama Ultra Endurance 2'de ayaklarımı daha rahat hissediyorum. Şu anda favori düşüncem İznik'te Speedgoat 2'lerle başlayıp, Orhangazi'de Ultra Endurance 2'lerle devam etmek şeklinde. Ama denemelere devam edeceğim.

Kendi performansımı incelersem;

* 3:18 olan en iyi parkur derecemi çok ağır bir zemin olmasına rağmen yaklaşık 8 dk geliştirmek beni çok mutlu etti.
* Daha da mutlu eden şey nabız bandı olmamasına rağmen, ilk tur 1:34, 2. tur 1:36 dengeli bir şekilde dönmem oldu.
* İznik için aynı ciddiyetle devam etmek konusunda motive oldum.

*Strava kaydım





Organizasyon için birşeyler söylemek gerekirse, Geyik koşusu patika yarışları arasında düzenlenen belki de en eski yarış. Organizasyon artık herşeye çok hakim, herşey tıkır tıkır çalışıyor. Kısaca mükemmel bir organizasyon. Ekibin başarılarının devamını dilerim.


Bu tarz patika koşuları için beni cesaretlendiren Gürhan Akdağ dostuma, birşekilde beni hep sporun içinde tutan Marathonist spor kulübüme, (özellikle Emre Tacir, Utku Erdem, Ozan Kotan) ve tabiki yaptığım antrenmanlarda beni sürekli destekleyen biricik eşim Elif Özçelik'e çok teşekkür ederim.

Güncel yarışları ve antrenmanları takip için Instagram hesabımı takip edebilirsiniz.

Herkese iyi antrenmanlar...


















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder